Saygın gazete, lider gazete Hürriyet çok özenli bir haber yapmış: Sayın Mehmet Ağar'a 5 yıl hapis cezası verilmiş.
(Deli Kanarya'nın Hürriyet'le bir alıp veremediği yok. Amaaa, sürekli abuk haberlerle çıkıyorlar karşımıza ve bir de Hürriyet bile bunu yapıyorsa gerisini siz düşünün durumu var.)
Evet Hürriyet'in haberi:
Konu Fenerbahçe olunca spekülatif olmayacağı için "Temiz Kramponlar" ismini benimsemeyen, "Şike Soruşturması" demek varken başka bir isim bulma çabası içine de girmeyen kaliteli türk medyası, belki de ülkemiz tarihinin en karanlık ve karmaşık ilişkilerini içinde barındıran davaya yıllarca "Susurluk Davası"ndan daha güzel bir isim bulamadı. Sanırsınız ki dava, senin ayranın mı daha çok köpürüyor, benim tostumun peyniri mi daha çok uzuyor diye mahkemeye gitmiş bir "Susurluk Davası".
Bugün de görüyoruz ki türk medyası aynı özeni koruyor ve haberin içeriğinde iki defa "cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak" suçundan nazikçe bahsediyor. Halbuki aynı medya konu Aziz Yıldırım olduğunda "şike yapmak amacıyla silahlı örgüt kurmak ve bu örgüte liderlik etmek" diyebiliyor.
Doğru! Tutuklu yargılananla tutuksuz yargılanan bir olur mu? Medya da haklı. Çekiniyorlar besbelli...
Sadece medya mı? Kim bilir daha önceleri de kimler kimler çekinmişlerdir? İnsanın aklına aşağıdaki fotoğraf geliveriyor hemen. Türk futbolunun bembeyaz sayfalı camiasından mutluluk tablosu:
Bakın şu tesadüfe bu haber de Hürriyet Özel logolu. |
Bembeyaz, pırıl pırıl camianın, en büyük esprisi "şikebahçe, ahaahaa" olan taraftaları bir sabah televizyonu açtıklarında bir restoranda kaydedilmiş şu ortam dinlemesinin dökümüyle güne başlayacaklar:
MA - Hocam, sana diklenen hakemin kulağını çektik.
FT - İyi olmuş, yoksa ben dalacaktım, Adanalıyız biz!
HU - Yavv hakemlerimle uğraşmayın, ben hallediyorum onları.
MA - Terbiyesizlik yapmayacak.
FT - Aynen!
HU - Siparişi verelim mi?
FT - Suşi isterim ben. Yılan balıklı olsun olmuşken.
MA - Evladım viskileri tazele bizim. Suşi bana da uyar.
HU - Hocam sen risotto istemez misin?
FT - Valla ekmek bile banarım, haaahhaaahaaa
MA - Sendeki bu italyan yemeği sevdası da, hayırdır bizi bırakıp İtalya'ya mı gideceksin?
HU - Olur mu olur! İmparatoreeeeee, haaahhaahaaaaaa
MA - Milan'ın başına geçermiş, haahahaa
FT - Ne eksiğim var yaw! Geçerim tabi.
HU - Milli takımı bırakmıycan ama. Barmek'i ağlatma hocam!
FT - İstakoz da söyleyelim.
HU - Kıskaçlarını sevmiyorum ben o hayvanın. Karadenizliyim ama denizden çıkan herşeyi de yiyemem be.
MA - Kıskaç deyince! Hocam seni televizyon sıkıştıran şerefisizi esas biz bi güzel sıkıştırdık. Bu hafta izle bak, hocam da hocam diye nasıl yağlayacak seni. Yalayıp yutacak adi köpek!
FT - Benim kimsenin yağına, yalakalığına ihtiyacım yok. O seviyeye inemem.
HU - Yürü be hoca, haahhaaa. Karpaçyo söylüyorum ortaya, suşiyle götürürüz.
MA - Başkan, bak sen de götürmek deyince! Bazı adamlar var, hoş tutulmalı, mühim adamlar bunlar. Deplasmana falan çıkar bunları. Giydir ay yıldızlı formayı, ver ellerine türk bayrağını sallasınlar tribünde.
FT - Oğlum benim viskime buz ekle biraz.
MA - Bana da buz getir. Suşiyle birlikte rakıları da getir artık.
HU - Azerbaycan maçına götürür, krallar gibi ağırlarız icabında. Oradaki seyahat acentasına yüklü miktarda para vermemiz gerekiyor, çok yüklü miktarda. O yüzden bol harcama iyi olur. Sen anladın onu, haahhaahaaaa.
FT - Rakiplerle iş çevirmek çok riskli, becerebiliyorsan hakemi ayarlıycan.
HU - Çevirdiğiniz numaraları bana anlatma şimdi, başkanım ulan ben.
MA - Keşke bizim işlerde de böyle saattir, çantadır çözülse olaylar. Kelle koltukta gidiyoruz vatan için.
FT - Valla hakkınız ödenmez.
MA - Öyle deme hoca, bu milleti şaha kaldırdınız esas sizin hakkınız ödenmez.
HU - Ben şarap da açtırıyorum, risotto ile.. Ortak öderiz.
FT - Yo yooo valla ödenmez.
MA - Sizinki ödenmez.
HU - Yok yaw ortak öderiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder